İlk kez Türk futbol tarihinin simgelerinden biri olan Diego Maradona'nın bir maçına hakem olarak atanan ve bu müsabakayı yöneten hakemi dinliyoruz. Söz konusu maç, birçok anekdotla dolu ve özellikle Maradona'nın sahada yarattığı etki, tüm dünyada ve Türkiye’de yankı bulmuştu. Hakem, olayın detaylarını ve neden maçın geç başladığını aktardı. Bu ilk kez yaşanan deneyimli hakemin anlatımları, futbolseverler için oldukça ilgi çekici bir içerik sunmakta.
Maç, 1986 FIFA Dünya Kupası sırasında, Arjantin ve İngiltere arasında oynanmış ve Maradona'nın unutulmaz performansı ile hafızalara kazınmıştı. Maçın başlama anında, sahada gerilen atmosfer ve dünya çapında milyonların ekran başında beklediği o anlar, hakem için oldukça zorlayıcıydı. Ancak hakem, maçın başlamasından önce yaşadığı tahmin edilmez zorlukları gün yüzüne çıkardı. "Maç, yoğun güvenlik önlemleri ve organizasyon eksiklikleri nedeniyle biraz gecikti,” diyen hakem, o gün yaşanan gerginliğin nedenlerinden birinin Maradona'nın yıldızlığı olduğunu vurguladı. “Stadyumda herkes onu izlemek için geldi. Maradona'nın adı, belki de maçın kaderini bile değiştirebilecek bir faktördü,” ifadelerini kullandı.
Maradona, müthiş bir yetenek ve liderlik özelliği ile futbol sahasında varlığını hissettirirken, hakem de bu durumun nasıl zorluklar yarattığını aktardı. "Sahada sadece Maradona değil, onun etrafında dönen dinamikler de oldukça karmaşıktı. Oyuncular, onun etrafında çok fazla koruma pratiği yapıyorlardı, bu da benim işimi oldukça zorlaştırdı.” diye konuştu. Aynı zamanda, Maradona'nın sadece fiziksel yetenekleriyle değil, zekasıyla da sahada nasıl bir fark yarattığını anlattı. "Bazen göz göze geldiğimiz anlarda, onun ne düşündüğünü hissedebiliyordum. Herkes, onun etrafında dönüyordu ve bu durum oyun kurallarını esnetmek zorunda bırakıyordu. Disiplinli bir yönetim sağlamaya çalıştım,” dedi.
Hünerlerine tanıklık ettiğimiz bir diğer anekdot ise, Maradona'nın her topu nasıl adayarak incelediğiydi. Hakem, Maradona’nın sorumluluğunu üstlendiği her pasın, gelene kadar tüm sahayı kat ettiğini gözlemlerle anlattı. Maç süresince, her iki takım da sık sık faul yapma eğilimindeydi. Bu durumun kaçınılmaz sonucuydu; Maradona'ya karşı uygulanacak fauller, sahada tehlikeli anların habercisiydi. “Oynamayı seven bir oyuncu olarak, fauller ve sert müdahale ihtimalleri beni daima tetikte tuttu,” diyen hakem, faul kararlarının geleneksel kuralların dışına taşındığı anlarda nasıl bir çelişkiyle karşı karşıya kaldığını daha açık bir şekilde belirtti.
Sonuç olarak, bu değerli deneyimler, hakemin nezaketinin yanı sıra, hakemlik kariyerine dair önemli bilgiler de sunmakta. Maradona'nın oluşturduğu baskı ve onun yeteneğini yönetirken yaşanan duygular, Türk hakem açısından benzersiz bir macera haline gelmiştir. Bu hikaye, sadece futbol dünyası değil, aynı zamanda Türk spor tarihinin önemli anlarından biri olmuştur.